Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor insanlık… Narinlere, Leylalara, Sılalara yapılanları görünce anlıyoruz ki onların küçücük bedenleri ile birlikte toprağa veriyoruz insanlığımızı. Okula gitmeleri gerekirken musalla taşının soğukluğuna teslim ediyoruz minicik bedenlerini tabutlarının üzerine koyulan bir duvakla beraber. Oysa ki o güzel çocuklar mezarda değil, okul sıralarında oturuyor olmalılar, anne kucağında sevgi ile sarmalanıyor olmalılar…
Çocuklar, çocuklarımız… Koruyamadığımız, pamuklara sarıp, saçının her telini korumamız gereken çocuklarımız.
Size bunu yapanların vicdansızlığı içim sizden özür dilerim…
Sıcacık yatağınızda uyumanız gerekirken, o soğuk musalla taşında yattığınız için özür dilerim…
Üstünüz başınız parmak boyası, toz, kir içinde olması gerekirken iğrenç insanların ellerinin kiri bedeninize bulaştığı için özür dilerim…
Vicdansız insanların ellerinde solup giden çocukluğunuz için özür dilerim…
Bir çocuk bedeninden faydalanacak kadar haysiyetsiz insanlarla aynı dünyada olduğunuz için sizden özür dilerim…
Her şeyi bilip de susan dilsiz şeytanlarla geçen her anınız için özür dilerim…
Zamanın en kötüsüne, insanlığın en zalimine denk geldi kısacık ömrünüz ve biz sizi koruyamadık.
Özür dilerim…
Özür dilerim…
Özür dilerim…
EĞİTİMCİ YAZAR
Sevil KARAHAN