Aslında bu bilindik atasözlerimizden bir tanesi. Bugünlerde toplumsal yeni sorunlarımız baş göstermeye başladı. Bir toplumu tanımlamak ve genelleme yapmak hayli zor ve tepki çekecek bir süreç. Emeğimizle yemeğimizi pişirmek yerine, emeksiz maddi çıkar sağlayıp toplumda sahip olduklarımızla var olma süreçlerini yaşıyoruz. Ve bunu başaranlar var. Nerden biliyorsun diye soracak olursanız sizde benim gibi ara ara basından okuyorsunuzdur. 25 yşlarında 30 yaşlarında sözde çalışak elde edilmiş lüks arabalar katlar ve yatlar. İşin diğer bir acı yanı da bu ve benzeri kişilerin var olmasını sağlayan sistemsizlik. İşin diğer bir acı yanı bunları örnek alamaya başlayan gençlik. Gençliğin bir kısmı üretime katılmak yerine bunları örnek almakta ve bu yönde çaba harcamaktadır.
Birde emekleriyle kazandılarını biriktirip hızlı para kazanmak uğruna paralarını dolandırıcılara kaptıranlarda var. Bu kaptıranların bir kısmıda emeksiz yemek olmaz diğen ve bu yönde tırnaklarıyla kazıyarak 3-5 lira biriktiren insanlar. Dolandırıçılar bunuda fark etmiş olacaklarki artık işletmeler kurmaya başlamış ve yüksek kazanç vaadiyle bu paraları toplamışlardır. Peki suçlu sadece sistemsizlikmi ? hiçmi bizde suç yok?
Aslında şu basit kıyaslamanın işe yarayacağını düşündüm her zaman. Orantısız kazanç vadeden sitemlere bakışım şu şekilde: sabahtan akşama kadar çalışıyorum günlük 100 tl yevmiye alıyorum. Kazanç vadeden yatırımcı (dolandırıcı) veya parayı verdiğim kişi ne iş yapacakta yatırdığım 10 bin lira için bu kadar kazanç sağlıyacak ve bana buradan 100 tl verecek. Bu kadar kazanç varsa neden işletmelere içralar gitmekte işletmeler kapanmaktadır. Suçun bir kışmıda bizde aslında kazanmak uğruna kendimizi ikna ediyoruz hızla para kazanma emeksiz zenginleşmeye çalışmak kolay geliyor.
Türkiye cumhuriyetinin kuruluşu sonrası bu kadar imkansızlıklar içinde dışa bağımlılığı azalmak için sanayi devrimleri yapılmış ve kalkınma süreci başmaıştır. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk üretime olan dikkati çekmek için şu güzel sözü sarfetmitir. Çalışmadan yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlarevvala haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, sonrada istikbal ve istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar. Galiba biz toplum olarak bunu çabuk unuttuk.
Peki üretmek istiyenler hiçmi yok tabiî ki var. Ama maalesef üretmeye çalışıp kaybedenler çoğunlukta buda insanları üretimden uzakjlaştırmakta. Para üretim yerine dolandırıçılara ve hiçbir varlık göstergesi olmayan sanal paralara kaymakta.
Savaş ve yokluk yıllarınadan çıkıp üretip başarı ve daha iyi gelecek için hırsları olan ve çalışan kuşak ne odluda şu an üretimden kaçınır oldu. Galiba sorun sadece sistemsizlik değil bu sefer. Sistemsizlikle beraber eğitimsizlik. Okuyan üreten insanın kıymetsiz rantiyeciler ve bunalrdan nemalananların kıymetli olması. Toplumun sucu ne bunda. Toplumda paranın kiayafetin gösterişin toplumda statü kriteri olarak kabul görmesi. Oy uğruna siyasetin bu kültürü desteklemesi.
Galiba teknolojik gelişmelerle beraber sabısız bir kuşak olutsu ağacı ekip meyvesini yemek yerine yemememeği yada manavdan alıp yemeği terçih eden bir kuşak oluştu. Okadar hızlı bir kuşaktayızki bazı sosyal medya kuruluşları birkaç günde milyonlarca kullanıcı sayısına ulaştı.
Ekonomik ve taplumsal kalkınmanın en önemli faktörü ülkemizin kendi öz varlıklarıyla üretimin artmasıdır. Kalkınma üretimin desteklenmesi ve nitelikli işgücünün yetiştirilmesiyle gerçekleşecek bir durumdur. Bu ancak eğitimle mümkündür. Eğitimle yatiştirilen iş gücü verimli bir şekilde değerlendirildiği takdirde, yani referansın ve torpilin değil değil liyakatı esas alan ve üretimi destekleyen yönetim sistemini kurmayı başardığımız gün bilinki ya kalkınmışızdır yada uçmamıza ramak kalmıştır.
BEN CÜNEYT KAVAK ; 1975 MARDİN / SAVUR DOĞUMLUYUM. 1992 ADANA ERKEK LİSESİNDEN MEZUN OLDUM. 1993 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNİ KAZANDIM. 2005/2009 YILINDA ÖZEL DİYARBAKIR VENİ VİDİ HASTANESİNDE ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ DOKTORU OLARAK GÖREV YAPTIM. 2009/2010 YILINDA ASKERİ HASTANESİNDE VATANİ GÖREVİMİ TAMAMLADIKTAN SONRA 2010 YILINDA MERSİN/ANAMUR ÖZEL ANAMED HASTANESİNİN KURULUŞUNDA YÖNETİM KURULUNDA GÖREV ALDIM VE O YILDAN BUGÜNE KADAR ORADA HEM YÖNETİM KURULUNDA, YÖNETİCİ VE AYNI ZSMANDAN ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ DOKTORU OLARAK GÖREV YAPMAKTAYIM. ÖZEL ANAMED HASTANESİ VE ÖZEL ORTADUĞU HASTANESİNDE BOY UZATMA+MİKROCERRAHİ GİBİ ÖZELLİKLİ VAKALARDA YAPMAKTAYIM. AYNI ZAMANDA MERSİN AMPUTE SPOR FUTBOL KULÜBÜNDE BAŞKAN YARDIMCISI OLARAK GÖREV ALMAKTAYIM…