Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal ve Veteriner Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kaşlı Geçici Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde görevli veteriner hekim Mustafa Ersen Bebek, Çağ Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği “Hayvan Dostlarımızda Kısırlaştırmanın Önemi ve Belediyelerin Kısırlaştırma, Tedavi ve Sahiplendirmedeki Rolü Nedir?” başlıklı online söyleşide kısırlaştırmanın önemini anlattı.
Çağ Pati Dostları Kulüp Danışmanı Arş. Gör. Ayşe Beyza Şahin ve Kulüp Başkanı Damla Kurt’un yer aldığı söyleşide kısırlaştırma hakkında genel bilgiler verilirken, doğru bilinen yanlışlar da konuşuldu. Soru cevap şeklinde ilerleyen söyleşide kısırlaştırmanın önemi, kısırlaştırma yaşı, kısırlaştırmanın hayvanın doğasını bozup bozmayacağı, kedi ve köpeklerde annelik duygusunun olup olmadığı, kedi veya köpek almak yerine sahiplenmenin avantajları ve hayvan sahiplenmenin prosedürü anlatıldı.
Kısırlaştırma ile olası hastalıkların önüne geçiliyor
Büyükşehir Belediyesi’nde görevli veteriner hekim Mustafa Ersen Bebek, kısırlaştırmanın tanımı ve önemine değinerek, “Kısırlaştırma dişilerde ovariohisterektomi, erkeklerde ise castration işlemi olarak cerrahi müdahale şeklinde yapılıyor. Kısırlaştırma popülasyonu dengede tutmak amacıyla tüm dünyada yapılıyor. Bu popülasyon dengesini şu şekilde kuruyoruz: beslenme ve doğal şartlara uygun maksimum verimlilikle yaşamlarını sürdürmesi işlemi gerçekleşiyor. Barınaklarda yine 5199 sayılı kanuna göre gelen hayvanlar metabolik doygunluğa eriştikten sonra kısırlaştırılıyor. Kısırlaştırılıp işaretlenen hayvanlar sahiplendirilemezse alındığı ortama geri bırakılıyor. Kısırlaştırmanın şöyle avantajları var; dişilerde özellikle meme tümörü, erkeklerde ise testis kanseri gibi hastalıkların önüne geçilebiliyor” dedi.
“Metabolik doygunluğuna ulaşan hayvanları kısırlaştırma işlemine alıyoruz”
Kedi ve köpeklerde kısırlaştırma için uygun zamanın metabolik doygunluğa eriştiği zaman olarak baz alındığını sözlerine ekleyen Bebek, “Kısırlaştırma dönemleri metabolik doygunluk olarak literatürde yer ediniyor. Tabii küçük ırklar ve büyük ırklar olarak ayrılıyor; bu da 22 kg baz alınarak yapılıyor. 22 kg’dan az olan hayvanlar ve 22 kg’dan ağır olan hayvanlar şeklinde uygulama yapılıyor. Biz barınaklarda genellikle kedilerde sekiz, köpeklerde ise on aylıktan sonra metabolik doygunluğuna ulaştığını düşündüğümüz hayvanları kısırlaştırma işlemine alıyoruz” dedi.
“Kısırlaştırma hayvanın doğasını bozmaz”
Bebek, kısırlaştırmanın kedi ve köpeklerin doğasını bozduğuna dair var olan algının yanlış olduğuna değinerek, şunları söyledi:
“Kısırlaştırma hayvanın doğasını bozmaz. Ben bir veteriner hekim olarak bozmayacağını düşünüyorum. Belirli bir hormonal denge problemi oluşturabilir ama geçici bir süreliğine. Kısırlaştırmadan sonra yeme-içme problemleri dikkate alınmayarak, diyet mamaları veya bunun gibi materyaller kullanılmadığında hormonal dengeleri bozuluyor. Kilo artışı oluyor, spor yaptırılmadıkları veya dışarı çıkarılmadıkları için genellikle kalp ve karaciğerlerinde yağlanma olabiliyor. Bu tabii ki kısırlaştırmadan dolayı değil kısırlaştırmadan sonraki süreçte yaşanılan olaylardan dolayı şekilleniyor. Bu durumun kısırlaştırmaya bağlanmasını ben tasvip etmiyorum. Kısırlaştırma metabolik doygunluğa erişmiş hayvan için yapılabilir, herhangi bir zararı yoktur.”
“Bizim önceliğimiz her zaman için sahiplendirme”
Kedi veya köpek almak yerine sahiplenmenin avantajlarını da aktaran Bebek, barınaktan sahiplenilen hayvanların aşılarının tam olduğu ve sahiplendirildikten sonra da takibinin yapıldığına vurgu yaparak, “Biz barınağımıza gelen hayvanlarımızı ilk etapta gerekli tedavi ve bakım işlemlerini yaptıktan sonra sahiplendirmeye açıyoruz. Bizim önceliğimiz her zaman için sahiplendirme. Herhangi bir petshoptan ya da başka yerlerden aldığınız hayvanlarla bizim sahiplendirdiğimiz hayvanlar arasında şöyle bir fark var; biz her zaman aşılarını, muayenesini, ön muayenesini yaptıktan sonra veriyoruz” diye konuştu.