Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile bir araya geldi. Mersin’in lokasyon olarak çok stratejik bir konumda bulunduğunu, etrafındaki bölgelerde yaşanan gelişmelerden etkilendiğini ifade eden Seçer, “Yönetime geldiğim andan itibaren topluma verdiğim mesajlar hep birleştirici, bütünleştirici ve burada yaşayan misafirlerin kendilerini iyi hissetmelerini sağlayıcı mesajlar oldu” dedi.
AB Delegasyonu Heyeti’nin Başkan Seçer’i ziyaretinde, Büyükelçi’nin eşi Brigitte Meyer-Landrut ile Türkiye’deki Mültecilere Mali Yardım Aracı Bölüm Başkanı Libor Chlad da yer aldı. Ziyarette, Mersin’de yaşayan yaklaşık 400 bin civarındaki Suriyeli misafirler ve kentin sahip olduğu potansiyeller hakkında sohbet edildi. Seçer, sanayi, lojistik, turizm gibi şehrin sahip olduğu potansiyeller hakkında heyeti bilgilendirdi.
“Mültecilere yönelik destek programlarımızın ne kadar etkili olduğunu görmek için bu ziyaretleri düzenledik”
Başkan Seçer, heyete kenti nasıl bulduklarını sorarak, “Dünkü yağmurdan sonra bugün güzel bir hava var. Akdeniz’in kıyısında, Toros Dağları’nın eteklerinde, bu güzel şehirde mutlu bir yaşam sürüyoruz. Umut ediyorum bu mutluluğu sizler de fark ediyorsunuz. Ancak doğal olarak, bölgede yaşanan sorunların, dünyada gelişen olayların getirdiği birtakım güçlükleri ve zorlukları da yükleniyoruz” dedi. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut da Başkan Seçer’e kendilerini makamında kabul ettiği için teşekkürlerini ileterek, “Bu benim Mersin’e gerçekleştirdiğim ilk ziyaret. Dün gece geç vakitte geldik ilinize, o yüzden daha yeni ilinizi keşfetmeye başlıyorum. Şimdi Ankara’nın karlı ikliminden gelen kişiler olarak iklim açısından ne kadar ayrıcalıklı olduğunuzu zaten gördük. Sabah Sayın Vali ile olan görüşmede de ilinizin pek çok açıdan ne kadar zengin olduğunu öğrendik. Hem tarım hem liman olması, endüstrinin, sanayinin burada olması açısından bunları öğrenmek ve aynı zamanda şehrinizi keşfetmek bizim için çok önemli ve güzel olacak. Aynı zamanda tarihte önemli bir yere sahip olduğunu ve önemli bir turizm potansiyeli olduğunu da duyduk. Dolayısıyla pek çok etken burada bir arada. Ben sizden daha fazla bilgi almak isterim bu konularda. Hem şehrin potansiyeli hakkında hem de aynı zamanda karşılaştığınız zorluklar, güçlükler nelerdir? Onlarla da ilgili değerlendirmelerinizi öğrenmek isterim” diye konuştu. Pandemide herkesin zorlu koşullar altında yaşadığını, iklim değişikliği nedeniyle kaygılı olduğunu da söyleyen Meyer-Landrut, şöyle devam etti:
“O sebepten dolayı da endişelerimiz var. Şimdi bunun yanı sıra da sizin, Türkiye’nin, Türkiye’nin farklı belediyelerinin ve Türk halkının nasıl bir çabada bulunarak 4 milyon mülteciyi ağırladığını da biliyoruz. O çerçevede de aslında şehriniz önemli sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor ve mülteciyi ağırlıyor. Özellikle bizim mültecilere yönelik destek programlarımızın, size bu yükü kaldırma konusunda destek olmak için yürüttüğümüz programların ne kadar etkili olduğunu görmek için bu ziyaretleri düzenledik. Bu çerçevede projelerimizi, programlarımızı görüp, ne derece etkili olmuşlar ona da bakmak istiyoruz. Mültecilerin ağırlanması konusunda belediyelerin ne kadar etkileyici çalışmalar yürüttüğünü ifade etmek istiyorum. Çünkü çok sayıda insanı ağırlıyorsunuz. Biz de programlarımız ile size nasıl destek olabiliriz ona bakıyoruz. Ayrıca bizim mali olarak destek verdiğimiz programlar ne kadar etkili olmuş onunla ilgili gözlemlerde bulunmak istiyoruz. O sebepten dolayı ben özellikle sizi dinlemek istiyorum. Çünkü sizi dinleyince durumu daha iyi anlayabileceğiz, ondan sonra da en iyi şekilde size nasıl destek olabiliriz ona bakacağız.”
Seçer: “Mersin özellikle Ortadoğu’daki gelişmelerden birinci derecede etkilenen bir lokasyona sahip”
Başkan Seçer, Mersin’in 1.9 milyon yerli nüfusa sahip olduğunu belirterek, “Ancak yaklaşık olarak kayıtlı görülen ya da kayıt dışı yaşayan 400 bin civarında bir Suriyeli misafir olduğunu varsayarsak, ortalama olarak 2.3 milyona nüfusumuzun eriştiğini görebilirsiniz. Yüzölçümü olarak 16 bin kilometrekare bir alan ve Akdeniz sahiline baktığınız zaman oldukça uzun olduğunu görürsünüz. 320 kilometre kuş uçuşu sahil şeridine sahibiz, Akdeniz’e kıyımız var. Burada tarım önemli bir çalışma alanı. Önemli potansiyel içeren bir sektör. Yaklaşık olarak yüzölçümümüzün 4’te 1’i verimli tarım topraklarından oluşuyor. Diğer taraftan limanımız çok önemli, çok değerli. Türkiye’nin en büyük konteyner limanlarının başında geliyor. Bunun yanında sanayi ve lojistik sektörleri de son derece gelişmiş durumda. Ancak turizm sektörü çok önemli potansiyel içermesine rağmen istenilen düzeyde değil. Mersin lokasyon olarak çok stratejik bir yer. Özellikle Ortadoğu’daki gelişmelerden birinci derecede etkilenen bir lokasyona sahip, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerden, Kuzey Afrika’daki gelişmelerden, yani bu bölgedeki gelişmelerden ilk etkilenen kentlerden bir tanesi” dedi.
Kentin çok eski bir tarihe sahip olduğunu ifade eden Seçer, bütün semavi dinlerin sembollerini Mersin’de görmenin mümkün olduğunu anlattı.
“Topluma verdiğim mesajlar hep birleştirici ve bütünleştirici mesajlar oldu”
Belediye Başkanlığı görevine gelmesinden bu yana geçen yaklaşık 2 yıllık sürede topluma birleştirici, bütünleştirici mesajlar verdiğini ifade eden Seçer, “Burada yaşayan misafirlerin de kendilerini iyi hissetmelerini sağlayıcı mesajlar oldu. Çünkü kentte yaşayan insanların, hem yerli nüfusun hem burada geçici olarak yaşamak zorunda olan insanların bu hissiyata, bu duyguya ihtiyacı var. Elbette onların temel günlük ihtiyaçlarını karşılamak için hem merkezi hükümet hem biz yerel yönetimler elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanarak yardımcı olmaya çalışacağız. Ama öncelikli olarak o motivasyonu, huzuru sağlamamız gerekiyor. Kentimi tarafsız bir gözle irdelediğim zaman bunu onurla, gururla ve mutlulukla söylüyorum ki kentte bir uyum, bir mutluluk havası hakim” dedi
“Birleşmiş Milletler Göç Örgütü ile Uyum Merkezi çalışmaları sürüyor”
Mersin’de yaşayan sığınmacılarla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü ile zaman zaman çalışmalarının da olduğunu kaydeden Seçer, şu anda Uyum Merkezi kurulması için çalışmaların devam ettiğini anlattı. Başkan Seçer, Büyükşehir Belediyesi, Mersinden Kadın Kooperatifi ve Göç Örgütü’nün işbirliğiyle ile Sebze-Meyve Kurutma Tesisi çalışmalarının sürdüğünü, burada kadınların istihdam edileceğini belirterek, tarım işçilerinin koşullarının iyileştirilmesi için de bazı faaliyetlerin yürütüldüğüne dikkat çekti. Seçer, “Çünkü bu insanların yaşam koşulları son derece güç ve olumsuz ortamlarda yaşıyorlar. En son yine Birleşmiş Milletler Göç Örgütü ile beraber ortak bir proje kapsamında bu insanlara çadır, battaniye gibi ihtiyaçlarını giderecek bazı eşyalar dağıttık. Yine zaman zaman sağlık hizmetlerinden gıda yardımına kadar, çocuklara süt yardımına kadar birçok konuda katkı sağlıyoruz. Her şeyden önemlisi yeni oluşturduğumuz Uyum Merkezi marifeti ile aslında burada sığınmacılarımızın, özellikle genç yaştaki ya da küçük yaştaki çocuklarının uyumunu sağlayacak, eğitimsel çalışmalar çok önemli diye düşünüyorum” dedi.
“Ben olaya bir belediye başkanından ziyade, bir insan, bir baba olarak bakıyorum”
Çok kısa sürede 400 bin misafirin kente gelmesinin şehirde bazı komplikasyonları da beraberinde getirdiğini vurgulayan Seçer, şunları söyledi:
“Özellikle temiz içme suyunun temininde, temiz çevre yatırımlarında önemli sıkıntılar yaşadığımızı söyleyebilirim. Ancak geçtiğimiz günlerde de çok faydalı bir toplantı yaptık AFD yetkilileri, Avrupa Birliği temsilcilerinin bir arada olduğu toplantıda. Belediyemizin altyapı yatırımları için önemli kaynaklar aktarılmasını sağladık. Temiz içme suyu şebeke hatları, kanalizasyon hatları, arıtma tesisleri konusunda 39 milyon avroluk bir hibe konusunda ön mutabakat sağlandı. Umut ediyorum bu çalışmalarımızı, bu işbirliğimizi daha iyi noktalara getirebiliriz. Elbette ki bu yaşanan sorun bize ait bir sorun değil. Bölgemizde ortaya çıkan bir sorun ama bölgeye yakın olmamızdan kaynaklı en çok etkilenen bölge ya da il olarak yüzleştiğimiz bir sorun. Burada tabii ki duyguları, düşünceleri, insanlık, insanlığa katkı, savaş karşıtlığı, çocuklar, kadınlar, onların daha huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak olan her insan, her yönetici, her siyasetçi, her ülke bu konuya el atmak zorundadır. Ben olaya bir belediye başkanından ziyade, bir insan olarak, bir baba olarak bakıyorum. Benim de çocuklarım var, benim de bir ailem var. Empati yaptığım zaman, kendimi onların yerine koyduğum zaman çok üzülüyorum. Bu duygularla onlara yardımcı olma çabası içindeyim. Tabi olayın politik yönünü ayrı değerlendirmek lazım.”
“Türkiye’nin tam üyelik serüveni yaklaşık yarım asırdan fazla bir süre”
Avrupa Birliği ilişkileri hakkında da bazı değerlendirmeler yapan Başkan Seçer, “Avrupa Birliği sürecimiz, Türkiye’nin tam üyelik serüveni yaklaşık yarım asırdan fazla bir süre. Kişisel olarak Avrupa Birliği sürecini destekleyen bir politikacıydım. Sadece Avrupa Birliği’ne ortak bir pazar değil birçok yönüyle ortaklaşabileceğimiz bir medeniyet projesi olarak görüyordum. Ancak bugün geldiğimiz nokta, arzu ettiğim bir durum değildir. İlişkilerimizin tekrar başlaması, bu sürecin tekrar canlanması dileklerimle bu konuyu da kapatmak istiyorum” dedi.
Büyükelçi Meyer-Landrut: “İlişkilerimizi daha da geliştirebiliriz”
Başkan Seçer’in Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili değerlendirmeleri üzerine Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise ilişkilerin olması gereken noktada olmadığını belirterek, “Onun da pek çok sebebi var ama ben şimdi o sebeplere girmeyeceğim çünkü çok fazla zamanımızı alır. Ama umut ediyorum ki önümüzdeki haftalarda ve önümüzdeki aylarda ilişkilerimizi daha da geliştirebiliriz ve işbirliğimizi de en azından belli bir takım alanlarda daha güçlendirebiliriz. Bu çerçevede de öncelikle karşılıklı güveni daha da geliştirirsek ondan sonra onun üzerine başka adımları inşa ederiz” dedi.
Türkiye’nin mültecilere yönelik çabalarını takdir ettiğini ifade eden Meyer-Landrut, şunları söyledi:
“Ben size, belediyenize ve Türk toplumuna dünyanın en büyük mülteci nüfusunu ağırladıkları ve gösterdikleri çabalardan dolayı takdirlerimi iletmek istiyorum. Amaçlarınızdan bahsederken uyumdan bahsetmişsiniz. Bu son derece önemli. Suriye’deki çatışmanın patlak vermesinden bu yana 10 yıl geçti, ilk başlangıç aşamasını çok net hatırlıyorum ve uzak da değil bu olayların meydana geldiği yer. Çok çeşitli ihtiyaçlar var bu çerçevede. Biz de elimizden geldiğince destek olmak istiyoruz ama tabii ki ana yük sizin üzerinizde. Bunun yanı sıra tabii ki belediye altyapısı açısından da size destek sağlanması, destek olmamız gerekiyor. Çünkü 1 milyon 900 binlik nüfusun üzerine bir de 400 bin kişi geliyor bir anda. Dolayısıyla su arıtma tesisi olsun, okullar olsun, tüm bu açılardan belediye altyapısı baskı altında kalıyor ve daha çok güçlendirilmeye ihtiyaç duyuyor. Temel ihtiyaçlar önem kazanıyor bu noktada. Sağlık ihtiyaçları son derece önemli. Onunla ilgili olarak bizim zaten sizinle ve Sağlık Bakanlığı ile planlarımız ve projelerimiz var. Ama ben özellikle 2 alana değinmek istiyorum. Çünkü bu iki alan, uyumun sağlanması, sizin de hedeflerinizden biri olan toplumsal uyumun sağlanması açısından çok önemli. Birincisi eğitim. Türkiye 700 bini aşkın Suriyeli çocuğun Türk eğitim sistemine entegre edilmesi noktasında çok başarılı bir çalışma sergiledi. Biz de Türkiye’nin bu çalışmalarını Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğümüz bazı programlar vasıtasıyla destek oluyoruz.”